Sinüzit Nedir, Nasıl Tedavi Edilir? | Prof. Dr. Teoman Dal

Merhaba, bu videoda toplumda oldukça fazla görülen sağlık sorunlarından birisi olan aynı zamanda sık sık başka hastalıklarla da karıştırılan sinüzit hastalığı hakkında konuşacağım. Siz de sinüslerinizle ilgili bir sorun yaşadığınızı düşünüyorsanız aklınızdaki soruların cevabını bu videoda bulabilirsiniz. Sinüs dediğimiz yapılar burnun çevresindeki kemiklerin içerisine yer alan hava boşluklarıdır. Alın kemiği içerisinde alın sinüslerimiz ya da prontalsinüsler yanak kemikleri içerisinde maksillersin üstler, gözlerin arasında et moid kemiklerde etsinüsler ve burnun en gerisinde kemik bulunur. Burun içerisinde döşeyen mukoza tabakası sinüslerin içerisinde de devam eder. Ve bu mukozada bulunan salgı bezleri gün içerisinde yarım ila bir litre arasında mukus ya da bilinen adıyla sümük salgısı üretirler. Burnumuzun Normal fonksiyonlarını yapabilmesi için sinüslerin içerisinde üretilen mukusun sinüs mukozasındaki hücreler üzerindeki küçük tüycüklerin çırpma hareketiyle taşınarak sinüsleri buruna bağlayan dar boşalma kanallarından burun içine aktarılması gerekir. Burun içine aktarılan mukus salgısının en önemli görevleri ise burun yoluyla alınan solunum havasının akciğerlere gitmeden önce nemlendirilmesi ve temizlenmesidir. Sinüs boşluklarını döşeyen mukozanın her türlü iltihabı sinüzit olarak adlandırılmak beraber sinüzit hastalığı dediğimizde genellikle bakterilerin sebep olduğu iltihapları kastederiz. Sinüslerin iltihaplanmasına neden olan en önemli etken sinüslerde üretilen mukus salgısının çeşitli nedenlerle buruna aktarılamayıp birikmesi ve biriken salgı içerisinde mikroorganizmaların çoğalmasıdır. Sinüs kanallarının tıkanması ile sinüslere hava giriş çıkışının bozulması da sinüslerin içinde iltihap oluşması için uygun ortam hazırlar. Sinüzit oluş öncülük yapan pek çok farklı etken olsa da bunların içerisinde en sık karşılaştığımız durum virüslere bağlı oluşan üst solunum yolu enfeksiyonlarıdır. Virüs enfeksiyonları hem mukozada oluşan ödeme bağlı olarak dar sinüs kanallarının tıkanmasına hem de enfeksiyon sırasında mukus taşıma sisteminin bozulmasına bağlı olarak sinüzite neden olabilirler. Daha sıklıkla burun içerisindeki alerjik reaksiyonlar ve kemik kıkırdak eğriliği gibi anatomik problemler de sinüs oluşmasına zemin hazırlayabilir. Peki olduğumuzu nasıl anlarız? Virer yüz solunum yolu enfeksiyonları özellikle kış aylarında oldukça yaygındır. Ve herkes kış boyunca bir ya da birkaç kez bu tür enfeksiyonlara yakalanabilir. Bu enfeksiyonlar genellikle ilk birkaç gün giderek artan ve etken olan virüsün gücüne göre değişen şiddette ateş, halsizlik, burun tıkanıklığı, hapşırık, burun akıntısı gibi şikayetlere neden olurlar. Takiben bu şikayetler, şikayetler azalmaya başlar ve yedi ila on gün içerisinde iyileşme gerçekleşir. Özellikle savunma sistemi güçlü olmayan kişilerde veya mukozada ciddi hasar oluşturma özelliği olan virüslerin neden olduğu enfeksiyonlar sonrasında viral enfeksiyonlar iyileşmeye başlarken mukoza fonksiyonları bozulmuş olan sinüslerde bakterilerin çoğalması ile problem sinüzite dönüşebilir. Üst solunum yolu enfeksiyonları sonrasında sinüzit oluşmaya başladığını gösteren en önemli belirtiler önceleri renksiz, şeffaf ve bol miktarda olan burun salgısının hastalığın dördüncü beşinci gününden itibaren giderek o ilk kıvamlı ve sarı yeşil renklidir. Akıntı halini alması. Burun tıkanıklığının artması ve sürekli hale gelmesi, burnun arkasından boğaza doğru koyu kıvamlı bir geniz akıntısının başlaması, baş ağrısı, öksürük gibi şikayetlerin artmasıdır. Sinüzit hastalığının başlangıcından itibaren ilk dört haftalık sürede akut sinüzit olarak adlandırırız. Bu dönemde hastalığın ilaçlarla edavi etme şansımız daha fazladır. Erken dönemde uygun şekilde tedavi edilemeyen ya da uygulanan tıbbi tedavilere cevap alınamayan hastalarda enfeksiyonun üç aydan daha uzun süre devam etmesi ise kronik sinüzit olarak adlandırılır. Kroni hastaları en fazla burun tıkanıklığı, geniz akıntısı, baş ağrısı, ağız kokusu, öksürük gibi şikayetler rahatsız eder. Sinüzit hastalığı tanısını koymak için hastalarımızın verdiği hikaye, mevcut şikayetleri ve muayene bulguları genellikle yeterli olur. Bu aşamada bulguları sinüzit ile karışabilen hastalıkların ayrışıcı tanısında çok dikkat etmemiz gerek. Sinüzit ile en fazla karışan hastalıklar alerjik nezdde, burun tıkanıklığına neden olan burun içi eğiklik ya da burun eti büyümeleri, baş ve bölgesinde ağrıya neden olan migren, diş enfeksiyonu gibi hastalıklar ve başlangıç aşamasındaki viral üst solunum yolu enfeksiyonlarıdır. Alerjik hastalıklarda hapşırık kaşıntı gibi şikayetlerin belirgin olması yanında burun akıntısının hem çok miktarda hem de su gibi şeffaf ve renksiz olması ayırıcı tanıyı kolaylaştırır. Baş ve yüz bölgesinde ağrıya neden olan hastalıklarda ve burun tıkanıklığına neden olan burun içi eğiklik ya da et büyümesi gibi durumlarda birlikte koyu kıvamlı burun ve geniz akıntısı gibi şikayetlerin olmaması, ayırıcı tanıya yardım eder. Viral enfeksiyonların başlangıcında genellikle hafif ateşle birlikte yaygın, kas ve eklem ağrıları, halsizlik gibi şikayetler, renksiz, su kıvamında burun akıntısı olması sinüzitten ayırıcıdır. Ancak bu hastalıkların her zaman sinüzite dönebileceğini göz önünde bulundurmamız gerekir. Hastalarımızın şikayetleri sinüzit ile uyumlu olmasına rağmen endoskopik olarak yaptığımız muayenede belirgin bulgu saptamadığımız durumlarda ve ilaç tedavisine yanıt alınamayan kesin tanı ve uygun tedavi seçeneklerinin belirlenmesi için bilgisayarlı sinüs tomografisi tetkikinin yapılması gerekir. Uygun içerik ve sürede verilen tedavilere rağmen şikayetleri geçmeyen ve enfeksiyonu kronikleşen hastalarda tedavide cerrahi seçenekler yani sinüs ameliyatları gündeme gelmeye başlar. Pek çok diğer hastalık gibi sinüzit hastalığının tedavisinde de en önemli adım hastalığın oluşumunu önlemeye yönelik tedbirlerdir. Bu amaçla özellikle sinüs mukozasının fonksiyonları üzerinde olumsuz etki yapan hava kirliliği, alerjenler, sigara dumanı, ve viral enfeksiyonlar gibi faktörlerden korunmak çok önemlidir. Bu doğrultuda yaşama ve çalışma alanlarımızın yeterli şekilde havalanmasını sağlamamız, bu ortamda sigara içilmesine izin vermememiz ve hava kuruluğuna karşı gerekli önlemleri almamız lazımdır. Sinüzit tanısı koyduğumuz hastalarda bazı özel durumlar dışında tedavide ilk tercihimiz her zaman ilaçlardır. Sinüzit tedavisinde kullandığımız ilaçlar, antibiyotikler, burun mukozası şişliğini azaltan, sümük salgısının akışkanlığını arttıran ilaçlar ve burun içini temizlemeye ve mukoza şişliğini azaltmaya yönelik burun spreyleridir. Alerjisi olan alerji reaksiyonlarını kontrol eden ilaçlar da tedaviye eklenir. Dirençli enfeksiyonlarda ve polip oluşumu gibi özel durumlarda ilaçları burun yoluyla sinüslerin içine uygulamaya yarayan cihazlar da kullanılabilir. Yeterli içerik ve sürede uygulanan ilaç tedavilerine rağmen sinüzite bağlı şikayetleri geçmeyen ve radyolojik olarak sim kronik sinüzit ile uyumlu bulgular saptadığımız hastalarımızda cerrahi tedavi seçenekleri gündeme gelir. Bu konu hakkında görüşlerinizi ve sorularınızı bir altındaki bölünme yazarak bana iletebilirsiniz. Kulak burun boğaz hastalıkları, göğüs estetik cerrahisi alanında yayınladığım benzer videoları takip etmek için kanalıma abone olmayı unutmayın.

Yorum Yap

İletişim Bilgileriniz Hiçbir Şekilde Paylaşılmayacaktır. * lı Alanları Doldurmak Zorunludur.