YÜZ GENÇLEŞTİRMEDE DOLGU UYGULAMALARI | FILLER APPLICATIONS IN FACIAL REJUVENATION

Merhaba. Bu videoda, yüz gençleştirme ve şekillendirme amacıyla uyguladığımız dolgu enjeksiyonlarından bahsedeceğim. Geçmişte bu uygulamaları daha çok yaşlı görünen yüzleri gençleştirmek için kullanırken, günümüzde gençlerde de dudak dolgunlaştırma, göz çevresindeki erken hacim kayıplarını giderme ve yüz şeklini daha çekici hale getirme gibi estetik amaçlarla yaygın olarak tercih edilmeye başlandı. Bu nedenle bu konunun geniş bir kitlenin ilgisini çekeceğini düşünüyorum.

Yüzün yaşlı görünmesindeki en önemli etkenlerden biri, zamanla yüzdeki farklı doku katmanlarında oluşan hacim kayıplarıdır. Yüz gençleştirme uygulamaları arasında dolgu enjeksiyonları bu açıdan oldukça önemli bir yer tutar. Yaş alma sürecinde, hem yüz kemiklerinde hem de yumuşak dokularda hacim kaybı olur. Özellikle cilt altı yağ dokuları yerçekimi etkisiyle yer değiştirir. Ayrıca mimik kaslarının yıllar içinde sürekli çalışması, ciltte çizgilerin derinleşmesine neden olur. Güneş ışınlarına maruz kalmak da kolajen kaybına, cilt elastikiyetinde azalmaya ve gevşemeye yol açar. Tüm bu faktörlerin birleşimiyle, yaş ilerledikçe yüzün dış görünümünde yaşlanma belirtileri gözlemlenir.

Genç bir yüzde dolgun olan üç boyutlu yapı ışığı düzgün bir şekilde yansıtırken, yaşlanma ile birlikte hacim kayıplarına bağlı olarak yüzün bazı bölgelerinde gölgelenmeler ortaya çıkar. Bu gölgelenmeler de görsel olarak yaşlılık algısını güçlendirir. Özellikle şakaklarda çökme, göz altlarında boşluk, kaşlarda düşme, elmacık kemiklerinde belirginlik azalması, yanaklarda çökme, nazolabial çizgilerin derinleşmesi, dudak kenarlarında sarkma ve incelme, çene hattında belirginliğin kaybolması gibi değişiklikler zamanla kendini gösterir. Bu değişiklikler aynı zamanda yüzün üst, orta ve alt bölümleri arasındaki estetik uyumu da bozar.

Eskiden dolguları daha çok dudakları dolgunlaştırmak ya da kırışıklıkları gidermek için kullanırken, son yıllarda yüz yaşlanmasının altında yatan hacim kaybı dinamiklerinin daha iyi anlaşılmasıyla birlikte bu kayıpları yerine koymaya yönelik dolgu uygulamaları ön plana çıkmıştır. Günümüzde en sık dolgu yapılan bölgeler; şakaklar, orta yüz bölgesindeki yağ kompartmanları, gözyaşı oluğu, burun yanlarındaki nazolabial çizgiler ve dudak çevresidir.

Dolgu uygulamaları ayrıca kaş arası çizgilerin giderilmesi, alın ve kaş şekillendirme, elmacık kemiklerini belirginleştirme, burun ve çene hattını şekillendirme, yüz konturunu değiştirme ve cilt kalitesini artırma gibi pek çok amaçla yapılabilir. Özellikle burun dolgusu son zamanlarda oldukça yaygınlaşmıştır. Burun dolgusu, burun kökü dediğimiz radiks bölgesini yükseltmek, burun üzerindeki çıkıntıları kamufle etmek, burun ucunu belirginleştirmek, küçük asimetrileri düzeltmek ya da estetik burun ameliyatı sonrası kalan ufak kusurları gidermek amacıyla uygulanabilir. Uygun teknik ve materyalle, kısa sürede oldukça etkili sonuçlar alınabilmektedir. Ancak burun bölgesi çok sayıda damar içerdiği için komplikasyon riski yüksektir ve dikkatle yapılmalıdır.

Yüz dolgularında başarılı sonuçlar elde edebilmek için hastanın mevcut problemlerinin detaylı şekilde değerlendirilmesi, şikayet ve beklentilerinin doğru anlaşılması çok önemlidir. Yüzde yapılan bazı uygulamalar, komşu bölgelerde de olumlu etkiler yaratabilir. Örneğin, orta yüz dolgusuyla bu bölgenin hacmi artırıldığında, göz altı çukurlaşmaları veya burun kenarındaki çizgiler de azalabilir. Bu nedenle sadece bir bölgeye yönelik taleplerde bile yüzün genel hacim kayıpları göz önüne alınarak bütüncül bir planlama yapılmalıdır.

Yüzde uygulama yaparken kadın ve erkek yüz yapısı arasındaki farklara da dikkat edilmelidir. Kadın yüzleri daha kavisli alın, belirgin elmacık kemikleri, yuvarlak hatlar ve ince çene yapısıyla karakterizedir. Erkeklerde ise daha düz bir alın, köşeli hatlar, geniş yüz yapısı ve güçlü çene ön plandadır. Bu nedenle dolgu uygulamalarında cinsiyete uygun planlama yapılmazsa istenmeyen feminen ya da maskülen görünümler ortaya çıkabilir.

Dolgu uygulamalarında en sık kullanılan materyal hyalüronik asittir. Bu madde, ciltte doğal olarak bulunan bir yapı taşıdır ve günümüzde sentetik olarak üretilmektedir. Farklı bağ yapılarına sahip çeşitli formları mevcuttur ve uygulama bölgesine göre bu formlar seçilir. Örneğin, orta yüz gibi destek gereken alanlarda daha yoğun ve bağ oranı yüksek formlar, göz altı gibi hassas bölgelerde ise daha yumuşak formlar tercih edilir. Su tutma kapasitesi yüksek olan dolgular, cildi nemlendirerek cilt kalitesini artırır. Hyalüronik asit dolguların avantajları arasında ameliyathane ya da anestezi gerektirmemesi, uygulamanın hemen sonuç vermesi ve gerektiğinde eritilebilmesi yer alır. Uygulamanın kalıcılığı genellikle 8 ila 12 ay arasında değişir.

Dolgu uygulamaları genellikle ağrısızdır, ancak özellikle dudak gibi hassas bölgelerde işlem öncesi lokal anestezi uygulanabilir. Kanül ile yapılan uygulamalarda giriş bölgesine anestezi uygulanması işlem konforunu artırır. Bazı dolgularda anestezik madde bulunduğu için enjeksiyon sonrası bölgede ağrı hissedilmez. Ağrı eşiği düşük hastalar için ise anestezik kremler veya titreşimli cihazlar kullanılabilir.

Her estetik işlemde olduğu gibi dolgu uygulamalarında da bazı komplikasyonlar görülebilir. Bunlar arasında enfeksiyon, geç dönemde ortaya çıkan doku reaksiyonları (granülom), asimetrik sonuçlar, istenenden fazla dolgunluk oluşması ve damar tıkanıklıkları yer alır. Uygun teknikler ve kaliteli malzeme kullanıldığında bu riskler minimize edilir. Özellikle damar tıkanıklığı gibi ciddi komplikasyonların önlenmesi için anatomik bilgi ve dikkat büyük önem taşır. Gerekli durumlarda dolgu eritici hyalüronidaz enzimi ile istenmeyen dolgular çözülebilir.

Yüzde sık tercih edilen bir diğer dolgu materyali ise hastanın kendi yağ dokusudur. Bu yöntemde, genellikle bacak, karın ya da kalçadan alınan yağ dokusu özel işlemlerden geçirilerek yüz veya boyun bölgesine enjekte edilir. Yağ enjeksiyonları, büyük hacimlerde uygulanabildiği ve içerdiği kök hücrelerle doku kalitesini artırdığı için özellikle ileri hacim kaybı olan hastalarda tercih edilir. Ancak cerrahi işlem gerektirmesi, ameliyathane ortamında yapılması ve uygulanan yağın ne kadarının kalıcı olacağının öngörülememesi gibi dezavantajları vardır.

Yüz gençleştirme ve şekillendirme amacıyla yaptığımız dolgu uygulamaları hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi videonun altındaki yorum bölümünden bana iletebilirsiniz. Kulak burun boğaz hastalıkları ve yüz estetik cerrahisiyle ilgili yayınladığım benzer içerikleri takip etmek için kanalıma abone olmayı unutmayın.

English Flag
Bize Yazın